Seni bir başka severdim ben. Kimseyi sevmediğim gibi, bir başka işte, tarif etmesi zor!
Seni Bir Başka Severdim!
Ben seni sevdiğimde, bir şehrin ışıkları gibi yanardı gözlerim. Önüne ardına bakmadan, hesap yapmadan, seni tüm kalbimle severdim.
Seni bir başka severdim ben. Nefesim gibi, çocuğum gibi, vazgeçmeyi hiç aklımdan geçirmeden severdim.
Adını söylerken içim titrerdi. Elim, ayağım, kolum gibiydin. Ne zaman değse tenim tenine, ne zaman buluşsak, bir tören gibi gelirdi. Bu sevmek bile değildi, bir çeşit dua gibiydi. İki insan, tek olurdu kimseler görmeden. Gerçekten tek ve bir olurduk.
Seni bir başka severdim ben. Diğer sevdiklerimden farklı severdim ama her çok seven kadar hata yapmışlığım da vardır.
Bir zamanlar ben de, şimdi yüreği hızla çarpanların durduğu yerde duruyordum. Oradan nasıl görünüyor manzara bilirim. Orada yapılan yanlışlardan ben de nasibimi aldım. O yüzden, şimdi tebessümle bakabiliyorum.
Seni bir başka sevdim ben. O zaman ben de bir başkaydım aslında. Neyim varsa seninle paylaşmak üzerinde kurulmuştum. Ortak bir gelecek için savaşan, doğru göremeyen, olacakları tahmin edemeyen kadınlardan biriydim.
Ben de bu aşkın bir ömür süreceğine inanmıştım. Bir efsane olacaktık. Herksin parmakla gösterdiği büyük aşkın altına imza atacaktık. Yaşlanacaktık birlikte; sen bana, ben sana son nefesimize kadar dayanacaktık.
Sonra ne oldu? Bilmiyorum, o bölüm çok karışık! Yıllar içinde zihnimden sildiğim kötü anılar, doğru bir yargıya varmamı engelliyor. İyiler de kalmadı gerçi!
Ancak bir sahneyi çok net hatırlıyorum. Dans ediyoruz, göz göze. Sen bensin, ben senim, birbirimizin kalbinde yeniden aşık oluyoruz. Biri şarkı söylüyor sahnede. Etrafımızda insanlar var. Bize bakıyorlar mı bilemiyorum. Ben sende kaybolmuşum. Kolların sarmış bedenimi, gülümsemende aklımı takılı bırakmışım. İşte, bunca yıldan geriye kalan tek anı bu!
Seni bir başka sevdim ben. Gözyaşım gibi, dostum gibi, babam gibi, adamım gibi, bir dua gibi, seni bir başka sevdim. İzin verseydin, bir ömür de severdim…